Ali Sefünç

kez ziyaret edildi

 

  Anasayfa     Biyografi     Basın    Güncel Yazılar

Hayırlı Bilinçaltı

 

Bilinç, tedavülden kaldırılmıştı… Bilinçaltı ise olabildiğine özgürdü. İnsanlar bilinçaltından avlanıyordu artık… Sıkma portakal suyu içemeyenlerin turuncu renk tutkunluğu, geçmişte protest tavırlarıyla övünenlerin şimdiki boyun eğme hevesi bu sebepleydi sanki. “Karşı İrade” silinmiş, yerini “Taraftar İrade” almıştı besbelli. Taraftarlık bilinç gerektirmezdi zaten…
Bilinçaltı ele geçirilenler, galibiyet sevincini garantiye almak için yerli takım yerine Barcelona’yı tutuyor, hışma uğramamak için boylu ve soylu siyasi lidere tapıyorlardı… “Evet” diyerek kabul görmenin dayanılmaz hafifliği baştan çıkarıcıydı ne de olsa. Onların “Hayır” deme korkularına bakılırsa, “Hayırsız” bir bilinçaltına sahiptiler… Bilinç kaybı, kan kaybına benzer miydi? İkisi de hayat söndürürdü ancak biri hemencecik, diğeri süründürerek…

Anlayamayan Adam, anlaşılmaz tavırlara anlaşılabilir açıklamalar aramaktan vazgeçmeye karar verdi… Sürüden ayrılanın bertaraf edildiği yerde mantık yürütülemediği gibi, ağız tadıyla mantı bile yenemezdi. Toplumda etki yaratmak istiyorsa, o da öteki taraftakiler gibi toplumsal bilinçaltı üzerine çalışmalıydı kesinlikle. Bir bilinçaltına ne kadar “Hayır” girerse, o bilinç o kadar hayırlı olurdu. “Hayırlı Bilinçaltı” yaratarak referandumda başarıya ulaşmak mümkün müydü? Denemek lazımdı… Bu amaçla neler yapacaktı?

Şaşkınlığını hep, “Hayırdır inşallah” diye belirtecekti…

Karşılaştığı her esnafa “Hayırlı işler” temenni edecekti…

Gördüğü her yolcuya ve göçmen kuşa “Hayırlı yolculuklar” dileyecekti…

“Hayır hayır yüz bin kere hayır” adlı şarkıyı tok karnına günde en az 3 kez söyleyecekti…

Despotik uygulamalara demokratik diyenlere hıyar ikram edecekti. “Hayır”ı çağrıştırması umuduyla…

Günlük hayatta nedensiz yere birçok kez yüksek sesle “Hayır” diye bağıracaktı… Sebebi sorulursa, “Sayıklıyorum çünkü gördüklerim bir rüya olmalı” mazeretine sığınacaktı.

Yeminli ve yeminsiz taraftarlara, yanıtı kesinlikle “Hayır” olan sorular da sorabilirdi ayrıyeten.

“Kadınla erkek eşit midir?”

“Hayır.”

“Dokunulmazlıklar kalksın mı?”

“Hayır.”

“Fazıl Say konuşsun mu?”

“Hayır.”

“Hukuk herkese lazım mı?”

“Hayır.”

Plan kabaca tamam sayılırdı. Anlayamayan Adam uygulama için kalabalık bir yerlerde dolaşmalıydı… Bir otogar veya bir tren garında… Evden çıktığında apartman görevlisiyle karşılaştı…

“Abi, çöpünü alayım mı?”

“Hayır.”

“Akşama apartman toplantısı var, katılacak mısın?”

“Hayır.”

“Anahtarı kapının üstünde unutmuşsun, dur vereyim sana.”

“Hayır.”

“Bu ev senin değil mi?”

“Hayır.”

“Sattın mı yoksa?”

“Hayır.”

“Abi, sen iyi misin?”

“Hayır. Ya sen iyi misin?”

“Bilmem… Galiba hayır.”

Sonuç hiç de fena sayılmazdı… Anlayamayan Adam bir an önce kalabalığa karışmak üzere yola koyuldu…

Yanından geçtiği ilk adamın dikkatini çekebilmek için birkaç kez "Hayır" diye bağırdı ancak duyuramadı. Neden sonra fark etti, onun müzik dinlediğini. Görsel yöntemlere başvurmanın yanı sıra dürtmeyi de denemeliydi. Çünkü o sırada adamın gözleri yumulu gibiydi ...

 Ali Sefünç

Bir önceki yazı