Ali Sefünç

kez ziyaret edildi

 

  Anasayfa     Biyografi     Basın    Güncel Yazılar    Fotoğraflar

Dinlenme Kampı Matematiği

 

Anlayamayan Adam, hesaplamaya çalışıyordu, içine tıkıldığı dinlenme kampından yararlananların sayısı ne kadardı acaba? Semi-teknolojik, sosyo-psikopatolojik, naftalino-politik yanlarıyla çok yönlü ve karmaşık bir hesaplamaydı bu...

Bilinenlere benzemeyen, kümesi andıran dinlenme kampının koşullarına ve kurallarına kafa patlatmalıydı öncelikle. Beş duyusu, bu nedenle senkronize su balesi yapıyordu sanki. İlk belirlemelerine göre, dört mevsim açık olan dinlenme kampının sınırları dar bir sahil şeridini değil, tüm yurt sathını kapsıyordu, içinde kantin yerine AVM bulunuyordu.

Görünürde ne bir kumsal, ne havuz, ne de plaj voleybolcusu vardı. Parmak arası terlik giymek henüz yasaklanmamıştı ancak kampta dinlenenlerin yüzünden yorgunluk akıyordu. Dinlenme yorgunluğu... Anlayamayan Adam’ın ağzının tadı neden birdenbire kaçmıştı? Burnunun direğini kıran pis kokudan mı, yoksa kulağındaki hukuksuz çınlamadan mı?

Hafızasının tarih bölümünü karıştırınca, geniş kapsamıyla nam salmış ilk dinlenme kampının, Sultan Abdülhamit döneminde kurulduğunu anımsadı. “F” klavye daktilonun icat olunmadığı o zamanların meşhur zabitleri, dinlenmeyi hak eden üç kişi bir araya geldiğinde, natürel kulaklarını diker, pür dikkat konuşulanları dinler ve akıllarına yatırdıklarını el yazısıyla kaydederek tez vakitte Sultan Abdülhamit’e rapor ederlermiş, bilindiği kadarıyla.

Tebaasını dinlendirirken Abdülhamit’in geçerli bir nedene sahip olduğu düşünülebilirdi belki. Çünkü istibdat yönetimlerinde muhalif olanlar, yok edilesi düşman olarak görülürdü.  Alabildiğine yaygın dinlemeler, iktidar menşeli katı düşmanlığın su götürmez emaresi miydi öyleyse?

Benzer bir dinlenme kampı, ilkinin lağvedilişinden bir asır küsurat sonra yine halkın hizmetine sunulduğuna göre, kem tarih tekerrür etmekten hiç vazgeçmeyecek miydi? “Tekerrür eden kem tarih”in adı, şimdilerde mahkeme kararıyla “nur topu gibi demokrasi”ye mi çevrilmişti acaba? Promosyon demokratları bu yüzden mi ninniler söylüyorlardı?

Anlayamayan Adam, dinlenme kampına ilişkin kategorileri sayılara dökebilirse, dökülenleri sonradan yerden toplayarak bir sonuç çıkartabilirdi. Kampta dinlenenlerin sayısını daha kolay belirleyebilmek için, ilk aşamada dinlenmeyenleri hesaplamaya çabaladı. Ortaya, şöyle bir tablo çıkmaktaydı kabaca:

Kampta sözü hiç dinlenmeyenler, dinlenme kampında seçmen olamayanlardır ki, onlar kabaca 24 milyon kişiydiler...

Kampta dinlenmeye değer alt yapısı olmayanlar, okuma yazması veya bir okul diploması olmayanlardı ki, onlar kabaca 13 milyon kişiydiler...

Yaş haddi aşımı yüzünden kampta dinlenme dışı bırakılanlar, hayatı sorgulamaktan elini ayağını çekmiş 70 yaş üstü kişilerdi ki, onlar kabaca 3 milyon kişiydiler...

Bedensel ve ruhsal engeli kampta dinlenmeye uygun olmayanlar, duyarsızlığı kendine engel edinenler de dâhil edildiğinde, nüfusun vasati % 10’unu oluşturuyordu ki, seçmen sayısına kabaca oranlandıklarında, onlar kabaca 5 milyon kişiydiler.

Yüzme bilmez oylarını son seçimde dinlenme kampı müdüriyetinden yana kullananlar, dinlenme kampının perçinlenmiş taban kitlesiydi maşallah. Seçmen sayısının %20’si bu fasla dâhil edebilirdi ki, onlar kabaca 10 milyon kişiydiler.

Baskın erken seçim hesabıyla dinlenmeden muaf tutulanlar, son seçimde güney-doğu vilayetlerinde kamp müdüriyetine oy vermeyenlerdi ki, onlar kabaca 2 milyon kişiydiler.

Siyasi tercih belirtmeyi bilemeyenler, her genel seçimde istikrarla oy kullanmayanlardı ki, onlar kabaca 7 milyon kişiydiler.

Belki bu hesaplamaya, hiç telefon kullanmayanları, kullansa da kontörü yetmeyenleri, umutsuzluktan dağa çıkanları, bezginlikten güneye inenleri, yatırımını Çin ve Mısır’a kaydıranları, binlerce dolar eğitim masrafından sonra beynini Amerika’ya göç ettirenleri, günü kurtarmak için dağıtılan erzak, kömür benzeri şeyleri aldığı an tercihi değişen işsizleri de dâhil etmeliydi ancak istatistiksel vicdanı buna el vermedi. Peki ya onlar kaç kişiydiler? Kuyruklu yalandan hallice resmi istatistiksel bilgilere müracaat ettiyse de, bu soruya yanıt bulamadı. Çekmecesinden bir çift zar çıkardı. Fırlattığı zarların biri 6, diğeri 2 gelince, bu haneye 8 milyon kişi yazdı. Anlayamayan Adam, eline hesap makinesini aldı, kampta dinlenmeyenlerin sayılarını süratle toplayarak 72 milyon toplam sayısına şaşkınlıkla ulaştı. Çıkan sonuçta bir gariplik vardı ama üzerinde durmadı.

Şimdi de hesaplanma sırası, kampta dinlenenlere gelmişti. Resmi olarak dinlenenlerin sayısının 150 bin kişi olduğu söylendiğine göre, gayri resmi dinlenenlerin sayısı da en kötü ihtimalle 150 bin kadar olmalıydı. Aksini düşünmek, 33 yıllık iktidarını zabitleri sayesinde sürdüren Abdülhamit’in hortlatılan ruhuna azap çektirmez miydi? Kampta dinlenmeye alınanların en az 300 bin kişi olduğuna kanaat getirdikten sonra, daha ince hesaplamalara girişti.

Dinlenenler, sosyal ilişkileri güçlü insanlardı genellikle. Kına gecesi ve düğünlere rağbet etmeseler de, dernekçiydiler. Her birinin 20 arkadaşıyla sürekli telefon iletişimi içinde olduğunu varsaydı, mecburen. Ayrıca akraba takımını da hesaba katmalıydı. Kampta dinlenenlerin çoğu, biteviye çalışmaktan 3’üncü çocuğa fırsat bulamayanlardı. Genel ortalaması 3’ü geçmeyen aile fertlerine, eş ve çocuklarıyla birlikte 1 amca, 1 hala, 1 dayı ve 1 teyze eklediği takdirde, eder miydi yaklaşık 20 kişi? Kabaca ederdi tabii ki...

Anlayamayan Adam bir kez daha eline hesap makinesini aldı, 20 arkadaşla 20 akrabayı toplayarak, doğrudan dinlenen her bir kişi nedeniyle dolaylı olarak dinlenenlerin sayısının 40 kişi olduğunu buldu. 40 sayısını 300.000 sayısıyla çarpınca, dinlenme kampından yararlananların 12 milyon kişi olduğu sonucuna vardı. Dolaylı dinlenenler yüzünden daha dolaylı olarak dinlenen konu komşuyu, akraba arkadaşlarını ve arkadaş akrabalarını aklına bile getirmek istemedi önce, ama sonra hak yemekten korktu. Topunu temsil edebilsin diye, hesaba kabaca 12 milyon kişi daha ekledi.

Ne gariptir ki, dinlenme yaygınlığı ortaya çıkınca kamp yönetimi de dinlenmekten şikâyetçi olmuştu. Kamp yönetimi, dinlenme kampının dinlenenlerce yadırganmaması, dinlenmeye yol açanların sorgulanmaması için kendini özellikle dinlenmeye aldırtmış olabilir miydi? Olabilirdi sanki… Çünkü beyanlarının şifresi çözülürse, dinlendirme tasarrufu, galiba tek başına kamp müdürünündü. Ve üstelik o,  mizacına çok aykırı bir sakinlikle şikâyetçiydi…

Dinlenme kampında dinlenenlerin ve dinlenmeyenlerin toplamı, eksiklerine rağmen 96 milyon çıktığına göre, hesaplamasında ciddi hata vardı. Vitrinlerdeki %25 sezon indirimlerinden esinlenip, bir kalemde kabaca 24 milyon indirim yapıp, dinlenme kampının toplam nüfusunu 72 milyona denk getiriverdi. Başka ne yapabilirdi ki? Birkaç kategoride birden yer alanları hesaplamadan arındırabilecek bilimsel bir yöntemi, henüz keşfedememişti. Kabaca hesap, ancak bu ölçüde isabetli oluyordu.

Cümbür cemaat, artık adına vatan denmesi istenmeyen bu dinlenme kampında, kabaca bir hayat yaşamıyor muyduk zaten? Reel üretimden vazgeçirilenler bir biçimde, düşünüp konuşanlar ise diğer bir biçimde dinlenmiyor muydu bu kampta?

Anlayamayan Adam, koltuğundan kalktı, mutfağa yöneldi, yarısından çoğunu daha önce boşa tükettiği paketten çıkarttığı bir kuru baklayı dilinin altına attı. Bakalım onu bu kez ağzında ıslatabilecek miydi? Dinlenme kampında yorulmadan yaşamanın şimdilerdeki biricik yolu, ağızda bakla ıslatmaktan başka ne olabilirdi?

Ali Sefünç

Bir önceki yazı

Yorumlar:

radyoaktif taş yağmuru gibi olmuş. süper...
Sinan Özşeker

23 Kasım 2009 Pazartesi