Ali Sefünç

kez ziyaret edildi

 

  Anasayfa     Biyografi     Basın    Güncel Yazılar    Fotoğraflar

Ahlaklı Paparazzinin Günlüğü

 

Sevgili günlük,

 

Kriz başladı başlayalı, inan ki işler çok bereketsiz. Dün gece paparazzi arkadaşlarla yine aynı yerde toplandık. Tek bir vukuattan çok sayıda haber çıkarabilmek için sürüler halinde dolaşıyoruz artık. Çekirdek çitlerken sorunlarımızı konuştuk. Çoğumuz taşeron firmada sigortasız çalışıyor. Üstelik ücretler de düzenli ödenmiyor. İçimizden bir dangalak çıkıp, “Sendikalaşalım” deyince, onun ağzını burnunu kırdık.

 

Av beklerken canımız çok sıkılıyor. Eğlenmek için birbirimize hakaret ve küfür ederek demokratik yönetici taklidi yaptık. Ben arkadaşlardan borç istedim ama sözüme sadık olamadığım için veren çıkmadı. Cihangir bölgesindeki bir mobese kamerasına takılan görüntünün haberi bizim tarafa uçunca, çok heyecanlandık. Kalıbı düzgün bir adam, otoparka dönüştürülmek için içindeki tarihi binanın yakılmasını bekleyen bir bahçenin duvarına işiyormuş. Orası 1 kilometre uzakta olsa da, iki dakika beş saniyede olay mahalline vardık.

 

Yanına vardığımızda, takım elbiseli adamın yüzü duvara dönüktü. Sidik kesesini hâlâ boşaltamadığına göre, fıçı biracıydı galiba. Adamın hem sarhoş hem de ünlü olduğuna kanaat getirerek çekime geçtik. Kameralarla çevresini kuşatıp, mikrofonları ağzının içine dayadık. Ahlaksız herif, çetin ceviz çıktı. Yüzünü elleriyle kapatarak duvara öyle bir sıkı yapıştı ki, sökebilene aşkolsun.

 

Şükürler olsun, artık ülkemizde içki içenlerin dışında ahlaksız kalmadı. Kimse yolsuzluk yapmıyor, adam vurmuyor, uyuşturucu satmıyor, devlet imkânlarını yandaşlarına peşkeş çekmiyor. Zamanla bu içkici tipler de tükenir diye korku duyduğumu itiraf etmeliyim, benim çok sevgili günlüğüm. Eğer öyle olursa, meslek elden gider valla. Ama eminim ki o zamana kadar büyüklerimiz birkaç çare bulur. İçki tüketilen evleri paparazziler için kamusal alan ilan etmek gibi...

 

Köşeye kıstırdıklarımızı rezili rüsva etmek amacıyla paparazziliğin inceliklerini nöbetleşe uyguluyoruz. Avımızı hastanelik veya karakolluk etmenin yolu, her seferinde bir ekibin kendini feda etmesinden geçiyor. Dün gece sıra bizim kanaldaydı. Telefona sarılıp, iki tinerci getirttim oraya. Bazen dilenci kullandığım da olur. Adam, itilip kakılmasına rağmen başına musallat olan tinercilere dönüp tek bir kelime bile etmedi. Profesyonel âlemciye çatmıştık galiba.

 

Eğer duvara yapışık durmasaydı, ben o adamın arkasında eğilir, kameraman arkadaşımın iterek düşürmesini sağlardım ama milim boşluk bulamadım. Aslında çelme takmalarım da iyidir. Kısacası, paparazzi camiasında bu tip yöntemlerle ünlüyümdür. Diğer yöntemleri hiç ahlaklı bulmuyorum. Örneğin, çileden çıkarmak için erkek kurbanların kalça nahiyesine elimi atmak; kadınların göğsüne, göğsümle çarpmak… Çıldırtmak için kimsenin üzerine böcek de fırlatamam çünkü fobim var. Değil ele almak, onları görmeye bile dayanamıyorum… Gelgelelim, doğuştan yırtık olan arkadaşlarım her numarayı çekebiliyorlar, çok sevgili günlük.

 

Baktım olmuyor, “çalkantı” yöntemini devreye soktum. Büyük bir kalabalık tarafından itiliyormuş gibi üzerine hep birlikte yüklenince, adam tam ortamıza düştü. Ama bu sefer de iki büklüm yere kapanmıştı. Utanmaz adam bir de hıçkıra hıçkıra ağlama numarası yapmaz mı? “Demek ki, bizim yırtık paparazzilerden daha yırtığı da varmış” diye düşündüm.

 

Acilen telefona sarıldım, bize yardımcı eleman bulan arkadaştan bir meczup yollamasını istedim. Sipariş çabuk geldi. Akıllı meczup, 5 lirayı cebine koyar koymaz durumu anladı. Salya sümük ağlayarak yerdeki adamın üzerine kapandı. Alt alta, üst üste yerde yuvarlanmaya başladılar, en sonunda adamın sırtı yere geldi de yüzü göründü.

 

Umduğumdan daha yaşlıydı. Yetmişinde falan… Hiçbirimiz onu tanımıyorduk. Pantolon fermuarı açıktı. O açıklıktan ince bir hortum sarkıyordu. Az sonra sondanın kesesini de görünce, adamın prostat hastası olduğunu anladım. Ağzını kokladık, içkili değildi, hayal kırıklığına uğradık. Bazı ahlaksız arkadaşlar, “Üzerine içki dökelim, teşhirci diye polise şikâyet edelim” dediler ama ben izin vermedim. Onlar bela okuyup uzaklaştılar. Üstü başı kirlenen adamcağızdan helallik almadan edemezdim, yanında kaldım bu yüzden.

 

Biraz konuştuk. Derdini anlamaya, teselli etmeye çalıştım. Sondanın tıkanan hortumunu çıkarmak zorunda kalmış, sonra da takamamış. Üç gün önce ameliyat olacakmış ancak emekli maaşından kesilen katkı payları artınca, ertelemek zorunda kalmış. Üniversite mezunu işsiz kızına para gönderiyormuş. Sokak ortasında kameralara yakalanmanın utancı içinde ağlıyordu. Bir yandan üzüldüm, diğer yandan sevindim. Babamız yaşındaki adamı prostat olduğuna pişman etmiştik ama kıçına el atmak gibi ahlak dışı bir yöntem uygulamamıştık neyse ki.

 

Galiba ortada büyük bir dram, etkili bir haber vardı. Sağlık sisteminin nereye gittiğini, insanları nasıl çaresizleştirdiğini gösteren ilginç bir röportaj yapmıştım sanki. Takdir edilme hevesiyle müdürümü aradım. Haberin özünü anlatmaya çalışırken, işten atılma tehdidiyle sözüm kesildi. Sağlık sisteminin çöküşünü haber edeceğime, arka kapısı olmayan içkili lokantaların ve barların önünde dolaşmam salık verildi. Aldığım ücretin hangi kaynaklardan ödendiği kısaca hatırlatıldı.

 

Sendikalaşma isteyen arkadaş gibi dersimi alınca, bir sonuç çıkartmalıydım. Patronumu ve müdürümü zora sokacak haberlerin üzerinden atlayacağıma, arkadaşlarımın ahlak anlayışını sorgulamayacağıma ve prostat olmamak için ay çekirdeği yerine bol miktarda kabak çekirdeği yiyeceğime yemin ederek tekrar sürüye katıldım.

 

Bu günlük bu kadar, sevgili günlük... Bir başka dertli günümde  görüşmek üzere... 

Ali Sefünç

Bir önceki yazı

Yorumlar:

işte bu!
eline sağlık Ali!

Son Efendi

19 Ekim 2009